Hayvan çocukluk dönemim boyunca babama aşırı bir özlem besledim. Dötü yer görmeyen bir çocuktan beklenmeyen duygusallığa sahiptim. Yatağım odanın sol duvarına yaslıydı ve o duvarda mutlaka babam gelmeden 1 ay önce bir kağıt parçası asılı olurdu. Kimi zaman daha önce gelirdi kimi zamanda bir kaç gün gecikirdi. Tarihleri yazardı annem ve ben her sabah kalkıp o güne çarpı atardım. Böyle içim nasıl coşardı, anlatamam. Halbuki 5 yaşıma kadar babama ”baba” dememişim. Hatta ağlatmışım herifi, anneme dönüp; ”Anniiğğ bak bu amca bana oyuncak getirmiş yineee” demişim bi’ kere. Düşün artık morali adamdaki!
Babama karşı acayip bir bağım vardı. Ki ben öyle sırnaşmazdım kimseye, anneme bile gidip ”Annneeeeğğğğ!” diye koşturup sarılmazdım. İşim düştüğünde anca şirinlik yapardım. Zaten günde en az 2 kez ciddi şekilde düştüğümden dolayı, azar işitmekten sevgi pıtırcığı olamazdık…
Geçen ay gitti yine 1 hafta kalıp. Ama eskisi gibi bir özlem barındıramıyorum içimde. Bu özleme alıştığımdan mıdır bilmem, çok dokundu içime. Sevgimi gösteremedim ve annemden geçenlerde duyduğuma göre babamda hissetmiş. Tontuşum benim yaaa, göbek yapmış birde bu sefer, beyazlamış saçları, birde Osmanlı oyunu bulmuş; bilgisayarın başından kalkmadı. Tam böyle tonton dedelere dönmüş.
Bir keşke daha eklendi hayatıma.
Keşke geldiğinde doya doya sarılıp öpebilseydim… ”Aptal ben! :)”
PS: Baba sevgisi başkadır… Anlıyorsun beni; biliyorum… 🙁
Keşkelerimiz olmasaydı hayat nasıl olurdu acaba
bende babama amca anneme yenge dermişim küçükken yalnız olmadığım için mutluyum 😀
emeğine sağlık